11 Ağustos 2011

Anımsanan Cocukluk

                Kendimi kaybettiğim günden bugüne ilk kez konuştum çocukluğumu dün gece.  Hem de tanıdık birkaç kişi içinde. Bir şeyler eksikti hep beni bana anlatan. Ve ben, başka bir adamdım sanki ondan bir gün öncesine kadar. Kendimi bulmak üzere başladığım yolculuğumda en önemli kısmı atlamışım oysa muhabbetlerimde. Çocukluğum elimden alınmış, geçen şu zamanda haberim bile olmamış. Oysa… Oysa ben bir çocuğum hala haberimin olmadığı…

                Konuştukça anladım kardeşimle, dostumla. Anladım ki kaç yaşında olursan ol, varsa geriye yönelik güzel birkaç hikaye’n, dönüyorsun yine o saflığa, güzelliğe. Çok haşarı bir çocuktum ben. Ve dün gece hatırladım aslında ne kadar muzur ve güzel bir çocuk olduğumu. Ve anladım ki her şeye ve her isyana rağmen yaşamışım hayatımın her yaşını doya doya. Büyüdüm ve kana kana yaşadığım her andan gurur duyuyorum. Muhabbetimde küçüldüm dün gece. Ve kana kana yaşadığım bir çocukluk için ‘’İyi ki’’ dedim. ‘’İyi ki böyle bir çocukluk yaşamışım’’

                Bizim bilgisayar oyunları veya profillerimiz yoktu internette. Biz yaşadığımız mahallelerin tozunu yutmuş en son jenerasyonuz. Anladım ki, şaşkınlıkla dinlediğimiz ailelerimizin hikayelerinden farkı yok anlattıklarımızın. Oyunlarımız değişmiş bir önceki nesile göre o kadar. Oysa mekan aynı. Bir kaç apartman arası çocuk bahçeleri işte. Mahalle maçları, saklambaçlar, kör ebeler, yakan toplar, tasolar vs… Biz oynaya oynaya, kan ter içinde yaşadık her anımızı. Adam olarak büyümüşüz aslında küçük bir çocukken daha. Tozlu bir mahallede geçen, o güzeller güzeli çocukluğumuzdan, günü gelince ceketimizi silkeleyerek büyüdüğümüzü anlamışız bir kere. Düşünsenize bizler son jenerasyonuz sokaklarda oyun oynayan. Kötülük vardı elbet biz çocukken. Ya da biz kötü diyorduk olup bitenlere!.. Şimdi ne oldu da bu kadar güvensizlik içinde kayboluyor nesillerin çocukluğu. Zaten betonarmeler içinde yaşamadık mı hepimiz onca güzel şeyi. Peki betonarmelerde kapalı kalan çocukluklara ne demeli?

                Aşık büyüdük biz aşkı bilmeden. Karşı mahallede bir güzel kız olurdu hep kendi mahallelerimizde ki güzelleri görmediğimiz. Gözümüzü kör eden kadınlarla, işte o mahalle aralarında başladı sevişmelerimiz. Gözlerimizle sevişmeyi balkonlarda öğrendik belki..! Hatta belki ondandır hiçbir gözde samimiyet bulamayışımızın esas nedeni. Sizleri bilmiyorum ama ben göz temaslarıyla büyüdüm ve tabi annemin karanlığı delen sesiyle. Bilirim bir anne şefkatiyle sevilmeyi ve bilirim bana doğru bakan gözleri.  Son yoyo çeviren çocukların neslindeniz biz! Ağlamayı da biliriz, kahkahayı da icabında.!

                Dün gece güzel bir geceydi. Her şeyi gördü, anladı yeniden beynim. Yaşlan dedi yüreğim, durduramazsın… Ama büyüme… Büyüme çocuk kal yerinde! Ve sen hep kal böyle dedi. Varsın anlamayan ‘köpekler’ gitsinler ömründen.

Köpekler nasılsa…! Gün olur geri dönerler...

Hakan ÖZDEN / 11.08.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder