22 Nisan 2012

Bir Bebek Aglıyor

Bir bebek ağlıyor,
Yaşı dayanmış otuza...
Saçlarında hafif ak,
Yüzü metin aslında...
Bir bebek ağlıyor,
Kara gözlükler altında!
Çizgileri derin,
Yüreği kasılmış canında…

             Bir bebek ağlıyor,
             Giden babası aslında...
             Son bir veda için neler vermez, farkında!
             Bir bebek ağlıyor,
             Yaşı dayanmış otuza...
             Yüzünde ki güller solmuş,
             Bu, o değil aslında...

Bir bebek ağlıyor,
Gözleri yeniden çocuk...
Saçlarına baktım da
Yaşı dayanmış otuza!
Bir bebek ağlıyor,
Giden babası ardına...
Ağlama sen bebek!
O, bizi bekliyor aslında...

Hakan ÖZDEN / 23.04.2012

19 Nisan 2012

Kendimden Haberler

      Hakkımda yazılabilecek ne çok şey var aslında. Sürekli kameralar karşısında, dünyaca ünlü bir star değilim elbette. Ancak kendi hayatımın bu denli kahramanı olabileceğim konusunda hiç bu kadar büyük düşünmemiştim… Şöyle bir bakınca kendime gayet sansasyonel bir  ‘’halk adamıyım’’  aslında… Ne çok şey geçmiş başımdan tercihimle ya da tercihim olmadan… Düşününce daha da çok hikayem var aslında yazılması gereken… Çünkü kocaman bir ömür var daha önümde bir aksilik olmazsa ve geriye dönüp baktığımda herkesi ve yaşadığım her şeyi sonsuza dek hatırlamak istiyorum… Unutmamak istiyorum geçmişimin hiçbir parçasını…!

      Şimdi evleniyorum… Mutluyum… Huzurluyum ve bana zarar veren her şeyden uzaktayım. Seviyorum ama çok fazla seviliyorum! Bunu derken tereddüt etmiyorum ve korkmuyorum nazar değer diye. Nazar değdirebilecek kadar temiz insanların olmadığını da biliyorum çevremde. Ve huzurun ilk kez bu denli tadına varıyorum hayatımda…

     Sigarayı bırakalı kırk gün oldu neredeyse. Alkol almayalı da… Becerebiliyormuşum. Dönmeyi bir daha asla düşünmeyecek kadar becerebiliyormuşum. İrademi takdir ettiğim, hiç olmadığım kadar sakin, sağlıklı, huzurlu günlerdeyim anlayacağınız. Kısacası güçlü ve gücünün farkında zamanlarımdayım.

      Oysa ne kadar alışık olmadığımı hatırlatıyor bu saydıklarım bana… Alışık olmadığım bir mükemmellik zamanı bu. Ve korkutuyor bu alışık olmadığım şeyler, onları kaybederim diye. Ama bir yanımda biliyor ki asla geriye gitmem ben. Güçlüyümdür işime geliyorsa. Gücümü doğru kullanmak istiyorum ve daha sakin yaşamak istiyorum artık. Yani konuya başlarken dediğim gibi aslında, hakkımda yazılacak çok şeyin olmasını istemiyorum ben hayatımda. Yazılacak kadar büyük bir aşk yaşamak veya aşkı ayrı yaşamak istemiyorum işte… Dillendirmek istemiyorum kendimi. Ya da fazla tanınmak istemiyorum. Rakı masası dostlukları gençlikte kalsın, ben alkollü sohbetlerde kaybolmakta istemiyorum. Çok memnunum ayık ve dinç yaşadığım her andan. İçime çekerek dumanı, katranı, kendime ihanet etmek istemiyorum… Güzel yaşamak zamanı şimdi ve daha güzelleştirmem gereken tonlarca şey var önümde.

     Saklanmak istiyorum sanırım. İçimde ki eski beni öldürüp saklamak ya da. Kendim, kendimi unutmak istiyorum. Hem eskisi gibi hayata safça ve temizce bakmak istiyorum, hem bunu beceremediğim için kendime çok kızıyorum… İsteklerim ve kızgınlıklarım çok çakışıyor sonra… Sonuç? Ben bugün de kalmak ve eski ben olmak istemiyorum. Çok ihanet gördüm ve çok alçaklık… Şiddeti gördüm her türlüsünden. Bunlardan kendimi uzaklaştırmak elbette zor oldu ama oldu işte… Şimdi burada kalmak zamanı… Ve beni ‘’gerçekten seven’’ kim varsa kıymetini bilmek…

     Bir gün yazdığım bir kitap olursa eğer ‘’halk adamı Hakan’’ olarak, sadece temiz insanlara yer vermek istiyorum sayfalarında. Yani, çok sevmiş olsam da zamanında, gözyaşı döktüklerimi ve yalancıları yazmak istemiyorum sayfalarına. Çocukça ve bembeyaz bahsetmeliyim hayattan. Hepi topu kaç günlük hayat ki? Neden olumsuzlukları karalayayım kağıtlara. Gerekirse bildiğim bütün isimleri silerim, sadece karımı koluma takıp, sayfalara gözlerimizi yazıp, öyle çekip giderim. Bizim gözlerimiz mi? İşte hepinizin hayatı tam da orada gizli!

Hakan ÖZDEN
19.04.2012