21 Ağustos 2011

Ya Tutarsa?

    Hayatımızın büyük bir bölümü doğru insanı aramakla geçiyor… Bulduğumuzu sandığımız doğrularımızı kaybediyoruz çoğu zaman. Sana bakarken, birçok hayal kurdum bugün. Ondan sustum aslında çok konuşurken ben insanlarla… Sustum ve sana baktım sadece. Bugün sessizdim… Doğru olan binlerce fotoğraf karesinde gördüm seni… Seyahatler ettim seninle dünyanın dört bir köşesine. Gözlerine bakarak en güzel şarapları yudumladım… Beraber mutfağa girdik ve bir yemekte aşkımızı yorumladık seninle. Güzelce giyindim yanında ve sende güzeldin yanımda. Hayal işte… Hayalde kalması gereken…

                Zamanlama yanlış aslında. Ben değil… Ya da sen değil. Binlerce darbe ve güvensizliğimin içinde sen çıktın karşıma. Binlerce yanılgımda, bir ışık oldun pencereme vuran. Gecemi aydınlatan kocaman gözlerin var senin, belki asla dile getiremeyeceğim. Doğrum olduğun muhakkak ama yanlış yerde değil misin? Gülüşün doğru ya da sesin ruhuma vuran. Beni hiç düşünmemiş olamazsında. Düşünecek kadar büyük senin yüreğin. Beni düşünmenin, senin yanlışın olduğunu bile bile düşünmek beni, hatan değil, yüreğinde ki incilerdir bir tanem… Elimi tutman yanlış olur içinde bulunduğun bu durumda. Ya da bakamazsın bana uzun uzun bilirim… Cümlelerimi hissetmek ise, hakkın senin. Her ne olursa olsun bu hakkı ben veriyorum sana. Ve sadece bu hakkını beni anlamak için kullan. Anla ki, sevgini tart sevgimle… Anla ki belki bir ömür mutlu olursun benimle… Ama anla işte… Seviyorum…

                Dostluğun yetmez bana… Arkadaşlığın ısıtmaz bizi. İsterdim hep yanında kalabilmek ama paylaşamam ben seni. Susamam düşeceğim duruma… Tanırım ben kendimi. Elinde var ise başka bir el kırarım o yumuşak kalbini…! İşte… İşte bu hayat denilen garip akışın, akarken getirdikleri ve götürdükleri ne kadar tuhaf. Biliyor musun, içinde bulunduğumuz şu durumda kendim kadar sana da üzülüyorum… Ben seni yaşamaktan mahrum bırakılacağım ama ya sen beni yaşayamadan nasıl basacaksın ayaklarını yere… Sadece arkadaşız bile diyemeyeceksin, benim sana bakışlarımı her görüşünde. Yazık. Biz kazanabiliriz oysa el ele… Kazanırız çocukluk hayallerimizi geri bir izin versen bize. Büyüme dünya güzelim. Sen hep çocuk kal… Çünkü beni anlaman için, bir çocuk kalbi taşıman gerekli bize. Korkma… Bir adımdır kaderin aslında. At onu bana ve teslim ol artık yaşayacağımız güzel hayata.

                Ben seni yeni mi tanıdım sanıyorsun? Benim kaybettiğim bir sen ver şuramda… Acımıyor mu sanıyorsun ya da geçer gider? Sen beni en sevdiklerimden bile daha çok acıtıyorsun. Gidersin benden, uzaklaşınca geçer, gider mi sanıyorsun? Seni gören bu göz! Islanmadan kalır mı zannediyorsun? Şansım yok değil mi hala? Benim, seni ve beni, ‘biz’ yapacak bir gücüm var aslında. Ama bir bak yüzüme, kaldır kafanı Allah aşkına! Bana bir şans vermek zorundasın ‘YAR’..!

                Kendimden verebileceğim bir insan buldum sonunda. Zaman umarım yardım eder sabrıma. Üzülme, sonucunda kaç günlük dünya… Seninle olabilmek, seni böyle arsızca beklemek, göle maya çalmak misali…’ Ya Tutarsa’…!

Hakan Özden / 21.08.2011 – 03.49 a.m

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder